Monday, June 24, 2013

Yalan üzerine

Yalan hayatın parçasıdır. Bir kamuflaj sanatı bir savaş taktiğidir. Karşı tarafın korkularını azaltmaya yöneliktir. Onu olmayan bir güvenlik hissinde tutmaktır. Bir aslanın avına yaklaşmasını sağlayacak biçimde ceylana yarattığı tehlikenin ceylan tarafından fark edilmesini engeller. Yine de o belgesellerden hatırlarsanız ceylan kendine tam ispatlayamasa da o garip, gıdıklayan, rahatsız edici duyguyu hisseder. Burnunu oynatır, kulakları hışırtının geldiği yöne çevrilir. Yalancı da aynen böyle, insanda o garip duyguyu yaratır.

İyi yalancı da tanım olarak yalan söylediği zaman fark edilemeyen kişidir. O yüzden iyi bir yalancıyla karşı karşıyaysanız onun yalan söylediğini anlamak çok uzun bir zaman alabilir. Özellikle kanıt arıyorsanız bulamazsınız. Bazen insan yalanı ortaya çıkartıp içini kemiren sorulara bir cevap bulmak ister. Bunun için sevgilisinin konumunu GPS aracılığıyla saptayanına bile rastlanabilir. İşin ilginci paranoyakça gözüken bu uygulamasının sonunda yalanı saptayan da olmuş.

İyi yalancının özelliklerinden biri de deliller ne gösterirse göstersin sonuna kadar gerçeği inkâr eder. İngilizcesi parlak olmayan Amerikalı rolü oynayan birine dışarıdan sen Amerikalı olamazsın, aksanın hiç Amerikalı’ya benzemiyor denince o da şöyle cevap vermiş. N’olmuş yani. Bu “olamaz mı”, “ne olmuş yani”lerden elbette hayatta bir miktar olabilir ama çok fazla ise bir yalancıyla karşı karşıyasınızdır demektir. Bu kadar tesadüf arka arkaya sıralanmaz. Aslan dibinizde belirebilir siz kanıt bulana kadar.

Bir de kendi istediği bir şeyi siz istiyormuşsunuz gibi gösterenler vardır. Bunu direkt söylemez ama ima eder. Diyelim bir kız evlilik istemektedir ama karşısındaki erkeğe sanki erkek bunu ondan talep ediyormuş gibi şöyle demektedir “Ben de kendimi alıştırmaya çalışıyorum evliliğe. Sen bunu beklemeyi benle uğraşmayı göze alamadın.” Erkek bu sözde kendisini karşı tarafla onu evlilik yoluna getirmek için uğraşırken bulmuştur. Böyle bir tablo çizilmektedir.

Daha bir sürü tarzı var yalan söylemenin bunlar bir kısmı sadece. İleride tekrardan değineceğim bu konuya.

Yalan söylemenin ahlaki olup olmadığı konusunda ise Nietszche şu anlamda bir şey söylemiştir. Yalan emek ister. Bunu yapamayanların bu işi ahlaksızlık olarak yorumladığını söylemiştir. Bu görüşte de doğruluk var elbette. Tabii buna cevaben gerçekleri ortaya çıkarmak da emek ister, yalancıyı tanıyabilmek emek verenin hakkıdır.

2 comments:

  1. Ahmet Bey,

    http://www.paylasanyazar.blogspot.com/
    Blogunun Adminiyim.
    Yazılarınız Çok özgün Olduğu Dikkatimi Çekti.Benim ,yeni blogumu açalı 5 gün ancak olmuştur.
    Size blogumun anasayfasında yer verebilirim.
    Hem yazılarınız paylaşarak kendi blogunuza ziyaretçi çekebilirsiniz.
    iyi Bloglamalar
    :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. İlgilendiğiniz ve nazik teklifiniz için çok teşekkür ederim ama şimdilik yazılarımı kendi sayfamda tutmayı düşünüyorum. Yine de çok teşekkürler )

      Delete