Saturday, June 15, 2013

Kaşığı derin daldırmak, Karar Felci, Hazırlık Cehennemi

Zaman zaman hayatın içinde boşlukta olduğunuz zaman, ya da tam tersine birden işler yığıldığında karar mekanizmamız bir blok yer kendimizden. Hareket edemez veya konuşamaz oluruz. Tıpkı işlemciye fazla yük bindiğinde bilgisayarın tıkanması gibi… Kimilerinde bu irade gösterip karar alamama şeklinde patolojik bir vaziyete gelir.

Günümüzün sıkıntıların biri de galiba seçenek fazlalığı. Eskiden evleneceğiniz kişiyi zaten sizin için seçmişler, yapacağınız iş de zaten babadan gelme mesleğinizken böyle bir durumla karşılaşmıyordunuz belki. Şimdi hem eş seçiminde ülkenizi bile aşan bir portföy, iş seçiminde de bir sürü seçeneğiniz var. (Eğer şu an “iş”in tanımına uygun bir işiniz yoksa beğenmeyip gitmedikleriniz de vardır mutlaka.) Tıpta da bunun muadili uzmanlık sınavıdır. Sınava giriş hakkınız. Sınırsız… O yüzden sıkıldığınız anda bilirsiniz ki tekrar deneyebilirsiniz. Biyokimya hem rahattır, hem de sonradan rahat para kazanırsınız ama hasta bakılmadığı için tatmin olunmaz. Polikliniği olan bir klinik dal seçersiniz bu sefer de kapıyı vurmadan giriyorlar, keşke rahat bir yerde olsam, öğrencilere ders anlatsam dersiniz. Geçiş yapanlar veya geçiş yapmayı huy edinenler çoktur tıpta. Belki de tek hakkınız var deseler doktorlar bu sorunu ilk defada halletmiş olurlardı.

Tercih imkanı bolluğu arzunuzun sizi felç etmesidir. Bir de arzunuz dışında üzerine aynı anda binen yüklerden dolayı da işyerinde felç olabilirsiniz. Aynı anda içeride bir hasta varken, bir hasta yakını girer ve hastasının acilen muayene edilmesi gerektiğini söyler. O sırada telefon çalar eczaneden bir düzeltme istiyorlardır. Hadi onu ertelersiniz bu sefer de arayan hocadır, falanca orda mı diye size sormaktadır. Bu sırada da sırası gelmiş orada duran hasta 10 dakikadır orada beklemekte, sabırsızlanmaktadır. Zaman zaman, ki bunlar günlük hayatta olur, bir on saniye kadar, işlemciniz durur ve bütün olan biteni bir sıraya koymaya çalışır. Yani gerçekten kısa bir süre bir analiz paralizisi yaşanır.

Bazen bu bazı kişilerde daha uzun sürer. Sevdiğim bir dostum projeyi savsakladığından değil son günlere kadar projeye ne kadar derinlik kazandıracağını düşündüğünden, malzeme topladığından, son günler de uykusu kaçıp ama projeyi yazamayıp, neredeyse son anda bir toparlanma ile işi halleder. Sevgili dostum bunu şöyle açıklıyordu. Bazen buzdolabına koyduğunuz Sarelle’ye kaşığı öyle bir daldırırsınız ki kaşık içinde kalır, çıkartamazsınız, kaşık bükülür. Aynen kendisine de bazen böyle olduğunu, kaşığı derin daldırdığını söylerdi.

Kaşığı derin daldırmanın literatürdeki karşılığı Gelişme Cehennemi veya Arafıymış. Buna aslında hazırlık cehennemi dersek daha iyi olacak gibi. İngilizcesi Development Hell (Limbo). Bir bilgisayar oyunu veya filmde üretime bir türlü geçilememesi için kullanılıyormuş. Bunlardan en meşhuru Duke Nukem Forever. Bu oyunun projesinden sorumlu olan kişi 12 sene malzeme toplamış, aklında oyunun bittiği zaman nasıl bir hale geleceğini tasarlamadan. 12 sene… Kaşığı bu kadar derin daldıranını görmedim herhalde.

No comments:

Post a Comment