Friday, June 14, 2013

Ben benim. O benim resmim.

Bizi ilk gördüğünde gözlerini sıkıca yumarak utanma hissinden kurtulmaya çalışan ufak bir dostumuzu kendimize ısındırmaya çalışıyorduk. Dostumuz üç yaşına yeni basmış ve sünger gibi gördüğü her şeyi emiyor. Her hareketi, duyduğu her şeyin taklidini yapıyor, bazen taklidini yaptığı şeyleri anlıyor bazen anlamıyor izlenimi veriyordu.

İlgisini çekmek için televizyona çıktığımı söyledim. Anlamadı. Sonra kardeşim “Ağabey televizyonda” dediği zaman hemen başını arkasında duran televizyona çevirdi.

Diğer bir olay, telefonda kendi resmi gösterilince ufak dostumuz parmağıyla kendi resmini işaret ederek kendi ismini söyledi. Bu kim denildiğinde kendi ismiyle cevap veriyordu. Mesela yetişkin bir kişiye “Bu kim?” diye kendi resmini gösterseniz, o kişi “Ben” diye cevap verir. Kendi ismini söylemez. Burada ufak dostumuzun ona resmi gösterilince ben dememesini çocuklarla uğraşan bir dostum iyi çözdü. Ufaklık şöyle düşünüyor olabilirdi “Ben benim. O benim resmim”. O yüzden resmi gösterirken kendi adını söyleyerek resmi işaret ediyordu.

Belki de bu yaş grubu denilen şeylerin mecazi anlamını veya mecaz anlamı olabileceğini henüz öğrenmemiştir. Denilen şeyleri harfi harfine kelime anlamıyla algılıyorlar. Soyut düşünce oyunları da zamanla gelişiyor.

No comments:

Post a Comment