“Önce kendime
bir konu seçerek başlıyorum. Geçen albümde kendime ışık konusunu seçmiştim ve
yavaş yavaş bununla ilgili şiirler okumaya başladım, diğer kültürlerde bununla
ilgili neler var bakmaya başladım. Bunlar biriktikçe bir şeyler şekillenmeye
başladı. Hatta Maori şarkısı vardı hatırlıyor musun? Onun için bunu bestemde
kullanabilir miyim diye izin aldım onlardan. Onlar bunu kendi aralarında
tartışıp izni öyle verdiler.”
Christopher
Tin’e nasıl beste yaptığını sorduğumda böyle yanıtlıyordu. Tin’i meşhur eden
albüm “Calling All Dawns” adlı
albümü . Bununla Grammy ödülü
kazanmış. Dinlediğiniz zaman destansı “epic”, masalsı bir müzikalin parçalarını
dinliyorsunuz gibi… Bu destansı havayı yaratmak için modern ve klasik tarzdan
öğeler kullanıyor. Calling All Dawns albümünde 10’a yakın dil kullanmıştı.
İbranice, Farsça, Mandarin, Maori bunlardan bazıları. Benim hayatımda dinlediğim
ilk coğrafi ölçekte albüm bu oldu.
Tin’in
müziğiyle tanışmam Sid Meier’in “Civilization”
bilgisayar oyunu serisi ile oldu. Civilization MÖ 4000’den başlayıp MS 2000 de
biten bir imparatorluk kurma oyunuydu. 6000 senelik bu maceraya, bu büyüklükte
bir zaman dilimine hitap edecek bir jenerik müziği ancak Christopher Tin’in “Baba
Yetu”su olabilirdi. Modern bir ilahi (Gospel) tarzında tasarlanmış müzik bu
6000 senelik maceraya başlamadan önce ilham veriyordu. Böylece Tin’in Baba Yetu’yu
içeren albümüne (Calling All Dawns) ve diğer müziklerine bakma fırsatım oldu. Bu albüm bence pek ülkemizde tanınmayan bir
mücevher…

No comments:
Post a Comment