Vapur yolculuğunun keyfine diyecek yok. Müthiş bir şehir silüeti, devamlı hareket eden deniz, gün batımı, insanlar, martılar, etrafınızdan geçen vapurlar, motorlar... Ama bazen insan izolasyonu, uyaranlardan güzel de olsa uzaklaşmayı istiyor. O yüzden o sefer Marmaray'ı, bir tünele girmenin sarıcı ve izole edici havasıyla seyahat etmeyi tercih ettim. Uzun tüneller içinde perspektifin farkına vardığımız, ilgimizi çekecek çok fazla bir şeyin olmadığı mekanlar. Kendini tekrar eden desenler ve paralel çizgiler. Araf böyle bir yer mi? Ya herkes öllüyor ya da herkes ayakta yürüyen merdivende ya da herkes yürüyor. Çok az birbiriyle konuşan insan var. Ya adım sesi ya yürüyen merdiven sesi. Bütün bu aslında temposuna rağmen bu aktiviteler insanın beynini "stand-by"a çekiyor, bir dalma oluyor. O gün de o dalmayı ve güzel de olsa uyaranlardan uzak kalmayı tercih ettim.
No comments:
Post a Comment