Monday, February 27, 2017

Bir İnsanın Yokluğunun Yarattığı Hüzün Üzerine Bir İki Kelime

Bazen kendi bütünlüğünüzün devamı ve ruh sağlığınız için bir insanı hayatınızdan çıkarmanız gerekir. Bu mantıklı hareketin yanında getirdiği bir takım kayıplar da ister istemez oluyor sanırım. Hayatta çok az şeyin bedeli yok denebilir. Bu bedellerden biri kendi bireysel tarihinizin bir dönemine o kişinin tanıklık etmesidir. Sizin yaşadığınız bazı deneyimleri teyit edecek bir ikinci gözün, o dönem o deneyimler yaşanırken gerçekten var olduğunuzun bir ispatı bir aynanın kaybının getirdiği bir üzüntü oluyor. Elbette doğa boşluğa fazla dayanamayıp bir şekilde oraları doldurmanın yolunu buluyor, kimi zaman vücutta da olduğu gibi işlevsel hücrelerle kimi zaman da yara dokusuyla.

Saturday, February 25, 2017

"Ben her devre yeni bir hayat başında gibi başlarım"

"Ben her devre yeni bir hayat başında gibi başlarım."
                                                               İsmet İnönü

İsmet İnönü, Milli Mücadele yıllarında Mustafa Kemal'in sağ kolu, Milli Şef, kişisel veya konjonktürel sebeplerle ülkeyi çok partili hayata geçirmiş siyasi önder, muhalefet lideri, bazı cuntalarda prestijini arkasına alarak gidişhatı değiştirmeye çalışan eski bir kahraman, parti içindeki yarışta yaşlılığında Ecevit'e yenilmiş eski toprak politikacı olmuş.

Bütün bu değişen rolleri arası geçiş yaparken sakinliği koruyabilmek ve yeni ortama hızlan adapte olması gerektiğini bilmek ve olmak açısından bu sözleriyle kendisini iyi tanımlamıştır. Kendisinde yırtıcı bir lider görüntüsünden ziyade sahanın dengelerini iyi süzen bir satranç oyuncusu havası vardır.

Yukarıdaki sözleri Can Dündar'ın İsmet İnönü belgeselinin açılış jeneriğinde İnönü'nün kendi sesiyle söylenmektedir.


Thursday, February 23, 2017

Karamsarlık

Hiç bir zafer sonsuz değil, hiç bir dip sonsuz değil. Bunları hatırlamak lazım. Zaman içinde bu salınım bir dengeyi bulacak. Ortamın kaosa gitmesine izin vermeyin, gidiyorsa da siz içinizde kaosa sürüklenmeyin. Kaya gibi sabit olmak lazım bu durumlarda. Bir miktar kendi iç dengesini sağlayacak kadar bir karamsarlık bireyi bir arada tutar. En kontrol edebileceğiniz şeylerden başlayın hayata. Belki bunu da bir miktar karamsarlıkla başarabilir insan. Bir miktar kabuğuna çekilmeyi sağlıyor olabilir karamsarlık bir odaklanma getirebilir.

Öncelikle fizyolojinizi sağlam tutun. Bazen sadece bir şeker düşüklüğü insanın mutsuz olmasına yol açabilir veya insanın sıkıştığında tuvalet bulamaması da dünyasını karartabilir. Bu tarz küçük şeylerden başlamak moral verebilir. Etrafa biraz çeki düzen vermek. Daha sonra kendi duygularını bir şekilde ifade etmeye çalışmak. Bütün bunlar olurken iniş çıkış olacak, hiç yapmak istemeyeceğiniz şeyleri muhtemelen yapacak ve söyleyeceksiniz, çatışarak ve uzlaşarak, düşerek kalkarak mücadeleye devam edeceksiniz. Bunlar da mücadelenin ayrılmaz parçası. Deneyimle bunların geçici olduğunu ve kötü hislerin zamanla atlatılacağını geçeceğini öğreneceksiniz. Süleyman Demirel'in başından geçen onca olaya rağmen şunu demesi "Siyasette hiçbir şeyin bittiğine kani olmadım. Yeter ki sağlığınızı koruyun, davanıza sahip çıkın." güzel bir örnektir bence.

Bazı insanların sizi anlamakta çok güçlük çekeceğini hatırınızda tutun. Sizin deneyiminizi yaşamadıkları için böyle bir tutum takınacaklar size karşı. Anlaşılmamanın getirdiği kötü his de belki sizi hayatta bir şeyler değiştirmeye itmeye yarayacak gücü verecektir.

Hayatta da her şeyin hemen değişmeyeceğini tahmin etmek lazım. Duygu karmaşası yaşamak yerine bu karmaşık dallanmış budaklanmış kronik olayın bir dalına bir yaprağına odaklanın. Bir seferde bir konuya odaklanıp onu çözmeye çalışın. Bunu da somut veriler ve davranışlar üzerinden yapın. Karşı tarafın sıkıntı yaratan bir davranışını, bir olayı önce çözümlemeye çalışın. Bunu da ortaya koyun. İletişim iyice tıkanıyorsa sakinliği koruyup kaos yaratan durumlara mesafe koyup psikolojik gücü toplamaya çalışmak iyi olacaktır.

Wednesday, February 22, 2017

Kakaya Jenshina

Yıllar sonra bir geri dönüş yapalım bir Rus müziğiyle. Gece geç vakit yumuşak ve cömert Rus melankolisiyle... Ah kakaya jenshina, kakaya jenshina...

Her halinden duygusal bir solistin söylediği belli olan bir parça. Solistin ve bestecinin kim olduğunu bulduğumda buraya ekleyeceğim ama şimdi şu cömert itirafların yumuşak ifadesiyle bırakıyorum sizleri.

"Bu restoranda neşe ve yalanların arasında karşı masada oturuken sen, şu kelimeler döküldü dilimden: Ah nasıl bir kadın, nasıl bir kadın ! Ben de istiyorum."

" Ayağımın altında yer kayıyor rüyada gibi, nefeslerimiz cezbedici bizi sarhoş ediyor, vücutlarımız yakın."

"Biliyorum ki başkasıyla buradan çıkacaksın, uzun zamandır seninle olan biriyle, bu ruhumu bir ateş gibi yakıyor, niye kıskanıyorum bu denli peki, daha ne kadar şarap içmem gerek bu fikri aklımdan çıkarmak için..."

Sanırım ancak Rus kültüründen çıkabilecek bir şarkı. Bizde bu tarz bir durum hem hoş karşılanmaz hem de itiraf edilmez.